╒══►
Dizikitap.com
◄══╛
DZKTP
Liste
Yakınlaştırma
Eleştiri

Eleştiri

Kapat

░ Güç Uyanıyor, Şarjı Da Çabuk Bitiyor ░

Güç Uyanıyor, Şarjı Da Çabuk Bitiyor

Önveri içerikli yazıdır. Filmi seyretmeden okumayınız.

Büyük beklenti kolay oluşmaz. Sağlam bir temel üzerinde yükselir. Biz de bekledik; eskinin hatırı var dedik, bekledik. Çıkar çıkmaz da bir şaşarbozara denk gelmemek için sinemaya koştuk. Boynumuzun borcuydu. Şimdiyse nereye baksam bir sert eleştiri, şikâyet görüyorum. Böyle bir filmin neyini beğenmiyorsunuz, anlıyorum. Vallahi anlıyorum. Tamam, kötü bir film değil ama bir yandan da beklenen kadar değil.

Ben ileri derece “Star Wars” fanı olan biri değilim ama severek izlerim o yüzden eleştirilerimde haddim olmayan noktalara değinmeyeceğim. Yıldız Savaşları serisi en başından beri salt bir bilimkurgu değildi. Daha çok değişik uzaylı türlerini barındıran fantastik bir gerçekliktir. Işık hızındayken el frenine asılarak atmosferde durmak gibi durumları irdelemek bu yüzden gereksizdir. Beni asıl ilgilendiren konunun ve karakterlerin inandırıcılığı. Bir Disney filmi için normal ama böylesine köklü bir seri için aşırı derece düz bir senaryo. Binlerce yılın tragedyasıdır aile içi çatışmalar, karşı karşıya gelmeler, ayrı düşmeler ve kavuşamamalar… Binlerce öyküsü, hikâyesi yazılmış, filmi yapılmış yine de bitmemiştir bu mevzunun işlenişi. Döner döner karşımıza çıkar ve çoğu bizi duygulandırır. İlk filmlerde bu duyguları hissettik güzel de işlendi o trajedi: Kendi meselemiz gibi sahiplendik. Tamam da yine analı, bacılı film yapmaya ne gerek vardı? Tamam, o onun oğludur, onun eniştesi cumhuriyette memurdur, diğerinin eltisi direnişte kantincidir. Yani bu ilişkiler illa ki olmak zorunda mıdır? Rastgele bir insan (insanı geç ne tipler var) kötü olsa, güçlü olsa ne olur? Gücün DNA ile aktarılan bir yapısı olduğunu farz edersek bile yine aynı aileden iyinin de kötünün de çıkması bana inandırıcı gelmiyor. Film arasında yaptığımız kısa kritikte arkadaşın yorumu manidar oldu. “Bunlar çocuk yapmayı kesse, galaksi rahat bir nefes alacak.” Haklıdır.

Hadi aile içi durumu geçtim, o klasiktir; olur. Fakat her şeyin boncuk dizer gibi tam sırayla gerçekleşmesi de inandırıcı değil. Yani senaristler bir olaya karışsa şubeye alsalar bu hikâyeyle sabaha kadar dayak yerler. Sonunda “Malı, Jakku’dan aldık,” diye başlayan itiraf dilekçesini doldurmadan da salınmazlar. Millennium Falcon, esas kız ve değişik stormtrooper, Luke Skywalker, harita, droid… Lan biz ne yapıyoruz diyen çıkmadı mı? Luke kendini dağa bayıra vurmuş ardında bir harita bırakmış -hani olur ya belki ararsın diye haritayı da buraya bıraktım, aramazsın da, yine de ben koydum hadi- bu harita da tam olmayan bir haritanın parçasıymış. O parça eline geçen taraf diğer kısım lazım diyor, diğer kısım elinde olan büyük parçayı arıyor. Elinde bir harita var %10’u eksik: Ah o %10 da olsa ne canlar yakacaktık. Yine Disney filmlerinden alışık olduğumuz son anda gerçekleşen, saniyeler kala hallolan olaylar; komikmiş havası verilen ama aslında güldürmeyen durumlar, boş boş diyaloglar, şaşılası denk gelmeler, şaşılmayan gizemler, derken bayağı bayağı çocuk filmi izliyorum ben hissine kapılıyorsun. Disney zaten Star Wars’u iliğine kadar sömürmüş her türlü kullanıyorken ve animasyonlarla çocuklara ulaşabilmişken bu seriyi kirletmek neden? Hedef kitle neden geekler değil? Bu aç gözlülük niye? Suyunun suyu kaç para ediyor?

J.J. Abrams ağır konuşacağım… Sen yönetmen misin, organizatör müsün? İyi görsel efekt yapan, iyi makyaj yapan, sahne hazırlayan elemanları bir araya toplayıp kamerayı kendi haline mi bıraktın? Yönetmenin olayı açıdır, kadrajdır. Bu filmde o kadar bekledim, şöyle güzel bir görüntü gelsin, yaratılan atmosferle içine çeksin; ama olmadı. (Tek tükü fragmanda gördük zaten. Belki de sorun kurgudaydı: Fragman yavaşlatılmış, hoş; film hızlı ilerliyor, ekrandan yansıyan havasını solutamıyor.) Başlı başına bir savaş filmi değil, çatışmanın ortasında yavaşlayıp sesle birlikte nefes kestiren bir an olmasa da olur ama geniş açıdan, tablo gibi görülecek sahneler etkileyiciliği arttırmak için filme iliştirilemez miydi? O sahneden fırlayan bir ışın bize denk gelmese de tam yerinde verilecek müziklerin bizi vurması gerekmez miydi? Tabi bunlar teknik durumlardır belki de yanlış yorumluyorumdur: Beklenti insana her türlü tatminsizliği aşılıyor. (Çoştukça çoşmayalım.) Bir havada ışın yakalama sahnesi farklı olmuştu onun dışında film üç boyutlu olsa da önceki filmlerdeki kadar ışın kılıçlarını yakınımda hissetmedim. Varsa yoksa ortam çalışılmış. Harrison Ford’un ateş ederken boynunu kısaltma efektini filme mal edemeyiz o adamın kendi özelliğidir.

Son olarak karakterlerin inandırıcılığına da değinmek istiyorum. Asıl büyük sıkıntı burada. Bir kız var anası babası başında değil, yaban ellerde, karın tokluğuna onun bunun çeri çöpüyle karnını doyuruyor ama pek sevimli, cana yakın, anlayışlı. İyi de böyle bir ortamda bu şartlarda yaşamış bir insanda “ayy elimi tutma” hırçınlığından daha bariz ve bütün filme yayılacak bir sertlik olması gerekmez miydi? Nasıl böyle naif kalmayı başarabildin. İlk görünce “bunda iş var,” dedim ama ne oldu gitti BB-8’i neredeyse tatlı dille kurtardı. Bir sopa salla, iki çirkefleş hangi adabı muaşeret bu? Sonrasında zaten iyice şehirli ağzıyla konuşan köylü kıvamında devam etti gitti. Bunun bir benzeri de Finn karakteri. Bunu da başlarda böyle derinliği olan bir adam gibi gördük ama bildiğin kısa dönem bitli piyadeymiş. Lisede nasıl bir ortamınız vardı ki mezun olup stormtrooper olunca “Bunlar ne abi? Biz ne yapıyoruz?” havasında takılabiliyorsun. Zaten çocukluğundan beri bu sistemin içindesin, ona göre bir eğitim almışsın, asker olarak yetiştirilmişsin tamam değişiksin sen de bir kahraman ışığı var da bu mu yaşadığın bunalımın ekrana yansıması… Bence hiçbir bunalımı yokmuş gibiydi. Tuvalet temizlemekten usanmış da firar etmiş bir hali var gibiydi. Birkaç köylüye üzülüp gözünü karartıp maaşlı, yemekli işi bırakıp gidebiliyor ama dünyalar yok olurken eli ayağı titremiyor. Dünya başına yıkılmadı, sistem yıkıldı kaç gezegen birden milyarlarca ne yediği belirsiz canlı öldü. Cumhuriyet diyorum, bildiğin yok oldu. Kimsenin umurunda oldu mu? Ancak bu kadar yüzeysel anlatılabilirdi. Utanmasalar gezegenler patlarken özçekim yapıp sosyal ağlara koyacaklardı.

Tam zıttı bir noktaya geliyorum ve orada Kylo Renn adında birini buluyorum. Uzaktan görünce bela dersin yolunu değiştirsin ama gel gör ki yakına gelince bir cacık olmadığını anlıyorsun. Bu vakti zamanında bir dellenmiş sonra büyükbabamın vasiyetidir deyip onun pislediği deliğe pislemeye çalışmış bir özenti. Lakin karanlık tarafa geçebilmiş. Bu kadar kolay mıydı? Tamam, güç vardır içinde ama karanlık bir güç oluşması için gerekli şartlar sağlanmış mı? Ben görmedim, varsa da bize açık etmediler. O maske çıktığında altında parçalanmış bir yüz, oyuk bir göz yerinde implant hiç olmadı bir tuhaflık bekliyordum. Belki de Han Solo o kadar uzayda gez gez radyasyonu yemiş ve çocukları guraba olmuştur diye düşünürken temiz yüzlü bir oğlan çocuğu çıktı içinden. Annesi prenses, babası biraz hayta ama yaşını başını almış, durulmuş bir adam; öyle birkaç eski alışkanlık dışında işinde gücünde biri. Çocukları hangi durumlara maruz kaldı da içinde nefret büyüttü? Önceki filmlerde bir Sith kolay yetişmiyordu. (Jedi de öyle ama Rey’in doğuştan maşallahı var.) Onun içinde öfke, kin, nefret, kıskançlık gibi duygular yeşertecektin ki yavaş yavaş karanlığa doğru kaysın. Han Solo içip içip Leia’yı mı dövüyordu. Mahallenin çocukları bunu, kedileri lazerle oynatırken aralarında istememiş miydi? Neydi, kusur neredeydi? Dediğim gibi bir bedensel kusur olsa -doğuştan ya da sonradan- ondan bir şekilde yürünebilirdi. Çok şımartılmış desem şımarık insan kendini beğenmiş olur “ben Darth Vader gibi olabileceğim mi?” korkusu taşımaz; kendini zaten ondan üstün görür. Öyle olsaydı bile korkutmayan ama kendinden yeterince iğrendiren bir tipleme ortaya çıkabilirdi. Tek ihtimal mizaç olarak kötüdür, çevreden değil nasıl oluyorsa içten bir kötülük vardır o da DNA ile geçmiştir diye düşünebiliriz. Öyle de düşündüm ama yine de sonuç bu tip çıkmadı. Bir tek babasını öldürme olayı vardı ki hiç etkileyiciliği olmayan bir şekilde verilmişti. Bu film bana hitap ediyorsa beni şaşırtmadı, etkilenmedim o sahneden; benden 2 beden büyük geeklereyse onlar Han Solo için yas tutuyorlardır, bir kayık salmışlardır denize; eğer ki çocuklaraysa, adam babasını öldürdü, bir dakika! Sonraki filmlerde bu karakterler umarım otururlar ve onların da sevenleri olur diye umut ediyorum.

O kadar yersek de severek izledik elbette: Onda şüphe yok. Beklenti bu değildi. (Benim istediğim kadar karanlık ve kasvetli de değildi.) Eski fimler gibi başka dünyalara götürüp heyecanlandırsın, eğlendirsin yeter diyordu insanlar. Çoğu insan için bu film de yeterli gelmiştir. Şunu da söylemek isterim ki hiç çekilmemesini tercih edenlerden değilim. Güçten düşmesin, sırtını sıcak tutsun, ışın kılıcını kullanmazken pilini çıkarsın yeter.

Jedinin gediklisi Luke, emaneti geri alınca ortam kızışacak mı gelecek filmlerde göreceğiz…

#star_wars

#yıldız_savaşları

#güç_uyanıyor

#film

İlk Yayımlanma » 19.12.2015
Yayımlandığı Yerler » zabkaf.tumblr.com