Bazı insanlar ölümü beklerken ona daha yakın olabilmeyi başarabilirler. Bu bir şans değildir: Kaderdir. İnsan herhangi bir kazaya karışmamış, bir cinayete kurban gitmemiş veyahut ani bir ölümcül durumla karşılaşmamışsa Azrail’i yatağında bekleyebilir. Bu bekleyiş zorlu bir süreçtir ve eziyet derecesinde buhran getirebilir.
Teknolojinin 2050’li yıllarda insanlara sunduğu sanal gerçeklik düzeyi bu durumdaki insanlar için son bir şans olarak kullanılmaya başlanmıştı. Bu başlangıç aslında bir başka teknolojik devrimin sonuydu. İnsan beyni zaman kavramını çevresiyle birlikte algılamaktaydı. Çevresinden koparılıp sanal bir dünyaya bırakıldığında orada yıllarca süren bir serüvenin kahramanı olabilirdi ve bu gerçek dünyada sadece birkaç dakika sürebilirdi. Beyin tabanlı bu teknolojik devrim henüz tüm insanlığın kullanımına açılmadan deneme sürümlerinde aşılmaz bir engelle karşılaşmıştı. Sanal dünyaya geçen insanlar oraya bağlanıyordu ve programdan ayrılmak için gereken adımları izlemiyorlardı. İlk deneyler umut vericiydi birkaç dakikalık zamanda yılların tecrübesiyle uyanan insanlar olmuştu. Deneyler ileri kademelere geçtikçe bu insanlar için ayrılan zaman uzamaya saatlerce sürmeye başlamıştı. Birkaç gün sonra dahi sanal uykusundan uyanmayanlar vardı. Bu insanların beyni her ne kadar harikulade işlevsel bir bilgisayar olsa da çökmeye başlıyordu. Çöken beyinlerin sahiplerinin doğal olarak bedenleri de ölüyordu ve bir daha geri getirilemiyordu. Bunun yanında sanal dünyayla beyin arasındaki irtibatı sağlayan ANP makinesinden zorla koparılan deneklerin de beyni çöküyordu. Günlerce beklemeden birkaç saat ve hatta birkaç dakika içinde çöken beyinler de olmuştu. ANP üzerinde yapılan incelemelerde bu deneklerin sanal dünyada öldükleri öğrenilmişti ve beyinleri bu ölüme çökerek ortak oluyordu.
Bu makine için Ar-Ge yapan ve milyarlarca dolar harcayan şirket için vardıkları sonuç neredeyse iflaslarını gerektirecek kadar vahimdi. Devrim niteliğindeki buluşları hiçbir işe yaramaz olarak görünüyordu. Ta ki şirket bünyesindeki elemanlardan birinin aklına bu makineyi sadece ölmeye yakın insanlar için kullandırmak fikri geldi. Fikir her ne kadar şirketin amaçladığı karlılığı getirecek kadar büyük bir pazar oluşturmasa da umut vericiydi. Şirket devletlerden bu işlem için izin aldığında bu güne kadarki harcamalarının maliyetini kurtarmak ve sürdürülebilir bir kazanç elde etmek için fazladan bir yaşantı sunabilecek ender teknolojilerini fahiş fiyatla kullanıma sundu. Beklenenden çok daha fazla ilgi gördü. Ölüm döşeğindeki insanlar için artık paranın bir değeri yoktu ve gözlerini kırpmadan son kırpışa ramak kala bu makineye bağlanmak için yüksek meblağları ödediler. Ölümü bir yatakta mutsuz bir şekilde beklerken birden istedikleri bir zamanda istedikleri bir yerde istedikleri bir atmosferde yeniden yaşımın tadını aldılar.
Bir ejderha avcısı olarak ilk çağlarda at koşturmak, kılıç kuşanmak isteyen gerçek dünyada uzun yıllar CEO’luk yapmış bir insan hayallerinin dünyasında sadece 28 saniye kalabilmişti. Bir ülkenin sağlığından sorumlu ve genç sayılabilecek yaştaki eski bakan henüz tedavisi bulunmamış bir kanserin pençesinde can verirken günlerce bağlı kaldığı ANP makinesinde bir kral olarak yaşamıştı. Uzay yolculukları ışık hızında bile çok uzun sürer ama bir ay kadar ANP makinesine bağlı olarak kalmış ve yaşlanmanın olmadığı sanal dünyada seyahat etmiş olan bir kadın daha önce kimsenin gitmediği gezegenlere gitmişti. Yolculuğunda birçok kitap yazdı ve bunlar ANP makinesi arayüzü sayesinde varislerine ulaştırılıp taraflarından yayımlandı.
Şirket, zamanla popülerliği artan makinenin seri üretimine geçti ve fiyatları düşürerek sürümden kazanma politikasını benimsedi. 2070’lere gelindiğinde artık orta seviye insanlar da ölmeden önce son maceralarını yaşama tecrübesinden faydalanabiliyorlardı. Hayatında birçok pişmanlığı olan insanlar yeni bir hayatın kapısından geçmek için ölümü dört gözle bekliyorlardı. Başka bir şekilde ölmemek için daha korunaklı yaşıyorlardı ama dünyadan da vazgeçmiş gibilerdi. Toplumun sosyal yapısı bu teknolojinin getirdikleri ile çok değişime uğramıştı. Bu korunmacı ama bir yandan ölümsever yaşam tarzı insanların davranışlarında büyük, kısmen iyimser ve daha çok kötümser etkiler doğurmuştu. Birçoğu ölümü beklemeden makineye bağlanmaya razıydı ama devletlerin bu konuda katı kuralları vardı. Bireyin ölüme yakınlığı uzman doktorlar tarafından raporla teyit edilip hiçbir şey yapılamayacak nihai noktaya gelinmesi esas alınıyordu. Bunların yanında makine kopyalanamayacak ve alternatifi üretilemeyecek kadar karmaşık ve ileri bir teknolojiye sahipti.
Bütün hayatı boyunca Sovyetler Birliği yıkılmasaydı ve bütün dünya bu birlik içerisinde tek millet olarak yaşasaydı diyerek düşünmüş ve bu konuda hayaller kurmuş S.L. Andro adındaki yatırımcı daha bu proje fikir aşamasındayken “Another New Paradise” şirketine büyük yatırım yapmıştı. Sonunda hayallerinin gerçek olduğu bir dünyada yaşabilirdi. Bunun içinse 98 yaşına kadar yaşlanmasını beklemek zorunda kaldı. Yaşlanırken ölümcül bir hastalığa yakalanmamış olması bu bekleyişi gittikçe uzatmıştı. Sağlıklı bir bedeni vardı ama beyni aynı derece sağlıklı kalmazsa ANP içerisine girmesi bir anlam ifade etmeyecekti. Bu sorunun önüne geçmek için geri kalan bütün yatırımlarını Alzheimer hastalığını önleyici araştırmalara yaptı. Bu yöndeki çalışmalar yakın tarihte başarılı da olmuştu. Beyin aktiviteleri yaşlı insanlarda da sağlıklı bir şekilde devam ettirilebiliyordu. 98 yaşında artık birçok organı yaşamak için gereken enerjiye sahip değildi. Laboratuvarda üretilmiş yeni organlar taktırabilir ve ömrünü uzatabilirdi ama o bunu tercih etmedi. Devletlerin koyduğu kurallarda ömrü normalden daha da uzatmak için yapılacak işlemlerle ilgili bir zorunluluk yoktu. Zaten ANP ile birlikte bu yöndeki cabalar da zayıf kalmıştı.
S.L. Andro 2083 yılında ANP makinesine bağlanmak için gerekli olan belgeleri imzalamıştı. Kendisi kadar uzun yaşamayan çocuklarının çocukları ve onların da çocukları ile vedalaştı. Makinenin donanımı olan başlık kafasına geçirilmeden önce vücudun yaşamayı (beslenme, dolaşım, boşaltım vb.) ölüm anına kadar sürdürmesi için gerekli olan diğer cihazların ayarlamaları yapıldı. Eskiden bir hastane odasında gerçekleştirilen işlem artık kendi evinde kendi yatağında şirket çalışanları tarafından yapılabiliyordu. Çalışanlar sistemi kurduktan sonra -%63,9 olasılıklı, beş dakikalık erken çökme beklentisi aşılırsa- evden ayrılıyor ölüm sinyali alınana kadar da geri dönme gereği duymuyorlardı. Tabi işlem çok kısa sürerse makineyi kurdukları gibi kaldırıp ölümü gerekli mercilere bildirdikten sonra ayrılıyorlardı. Sürecin ne kadar süreceği tam kestirilemiyordu ama bu işlem için istenen ücret şirket politikası gereği standarttı. Bu; sürecin uzaması halinde müşterinin mirasçılarının yanlış kararlar vermesini önleyici bir yaklaşımdı. Makineye bağlandıktan sonranın kişilik hakları şirket bünyesine geçiyordu. ANP arayüzü ile iletilecek herhangi bir mesajın, vasiyetin geri uyandırılma isteğinin, öldürülme istediğin vb. temennilerin geçerliliği yoktu.
S.L. Andro kafasına geçirilen başlıkla birlikte büyük bir heyecana kapıldı: Bu heyecana kalbinin dayanmaması ve o anda ölmesi onun en istemediği korkulan sonuydu. Kendini sakinleştirdi nefesini zor da olsa düzenli alıp verdi ve usulca göz kapaklarını indirip huzurlu bir karanlığa geçiş yaptı… Sovyet dünyada, kızıl bayrağın altında; başka bir gezegene düzenlenen savaşı komuta eden bir komutan olarak, omzunda orak ve çekiç işareti bulunan koruma zırhını giyer bir şekilde ANP makinesinin oluşturduğu sanal gerçeklikte uyandı. Savaşı tam olarak 6 gün 11 saat 33 dakika 48 saniye sürdü.