Azasanka taşı yedi! Yerden bir taş aldı ve onu yedi! Azasanka’nın dişleri önce çatladı sonra çatladığı yerden kırıldı… Taş önce çatladı sonra çatladığı yerden kırıldı… Birkaç sert çene sıkması taşı paramparça etti. Azasanka taşı yutmadan önce ağzında iyice ufalttı: Dişlerinin kopan parçaları da bu işleme dahildi. Alt üst çene kemikleri de çatladı ama kırılmadı. Altı üstü bir taştı yediği. Taştı bütün duyguları; altüst olmuşlardı. Azasanka taşı yedi! Taş; değersiz, ayaklar altında, karın doyurmayan, sert, soğuk, tatsız ve gerçekti. Azasanka; değerli, başlar üstünde, kendine doyulmayan… Gerçek değerli… Gerçek olanların bazısı değerli! Değersiz olanlarsın hepsi gerçek… Azasanka taşı gerçekten yedi! Kanlar ağzından fışkırdı, dili lime lime oldu. Taş kendine boğazdan aşağıya yol buldu. Çok gidemeden boğazın eni dar geldi. Taş Azasanka’nın boğazında düğümlendi. Nefes almak; güç, değerli, kendine doyulmayan… Dünyanın küçük bir parçasını boğazından geçiremedi Azasanka. Doyuramadı hırsını dünyanın taşıyla. Heba ettiği et, kemik ve diş artık değersiz… Azasanka taşa yenildi!