Yoldur, açıklıktır, mesafedir aramızdaki engeller. Kapanmaya direnç gösteren kapı değil önüne katıp getirdiği sıkışmış hisler. Bir günde birikmemiştir bunlar. Rüzgarla, fırtınayla, suyla, selle, tozla, çamurla gelip toplanmışlardır ve daha çok da zamanla. Bir zincir tutar ki bizi sağlamdır: Dayanıklıdır, kolay kolay kopmaz. Zincirin tuttuğu o aralıktır işte soğuğun estirip gelmesine vesile olan. Aman! Açılmasın kapı daha çok üşürüz, üzülürüz ve ufalırız, ufalanırız, bir damla kadar kalırsak süzülürüz kapının üzerinden ve düşeriz eşiğe. Süpürürlerse bizi oradan da, hiç kalmayız.
Kapanmamalı kapı lakin kapanmalı… Zamanla birikeni zamanla yok edemezsin. Zamana bırakırsan daha çok birikir ve aşılmaz bir hale gelir. Bir günde hatta bir anda alıp atmalısın. Ne tortu ne en ufak zerre kalmalı arada ve kapı kapanmalı hatta kilitlenmeli. Açılmamalı kapı yok yere ve içeri almamalı kimseleri ne de dışarı bırakmalı seni, beni. Tutmalı huzur bulunan yerde.
Kapı yüzüme kapandığın anda ben içeride olmalıyım. Kilitlendiğinde anahtarlarını alıp boynuma asmalıyım. Mühürlendiğinde menteşelerini sökmeliyim ve perçinlemeliyim her yerinden açılmak nedir unutasın diye. Kapı, ardında dünyayı bırakıyorum dünyamı içeride tutmak için.