İnsanın en büyük arzularından biri beğenilmektir. Tek başına insan sadece insandır sayıca çoğaldıkça toplumu meydana getirir. Toplumun içerisinde insan birey olarak adlandırılır. İşte bu noktada insanın kendini diğer bireylerden ayırt ettirip tekrardan insan vasfı ile anılmak istemesi beğenilmek eylemidir. Bu eylem kimi zaman büyük uğraşların sonucu olarak ortaya çıksa da bireyin insanlık hevesi üstesinden gelmeyi başarır. Bu başarı alanına göre erdem, ahlak, akıl ve sanat gibi övünçler olarak insanı nitelendirir. Bununla nitelenen insan yerine göre iyi, ahlaklı, akıllı ve sanatçı olarak diğer bireylerden farklılığını gururla taşır. Diğer vasıfların içerisinde sanatçı vasfı beğenilmek ile en ilişkili olanıdır. Çünkü sanat: Beğeni umulan yerden gelecek beğenilere yönelik etkinliklerin doğada ve hayatta vücut bulması ile oluşan insani değerlerdir. Sanatı bu şekilde tanımlamak sırf insan üzerine kurulu bir tanımlama oluyor ama insan olmadan sanatın ortaya çıkması da imkânsızdır. Yaratıcının yarattıkları sanata konu olan materyallerdir. Sanatçı bunlara olan hayranlığını dile getirmek için sanat denen uğraşını diğer bireylere sunar ve insanlık onurunu tasdik eder. Bu tasdiki yapan kişi muhakkak ki diğer bireylerdir. O zaman diyebiliriz ki bireyi insan yapan diğer bireylerdir. Diğer bireylerin oluşturduğu gruba ise toplum demiştik. Söyleyebiliriz ki bireyi insan yapan toplumun beğenileridir. O zaman birey toplumun parçası olduğu gibi toplumun içerisinde sivrilen bir insan da olabilir. Düzgün bir beşgenin beş köşesinden en tepede olan üçgen bu beğeninin sahibi insanlardır. Bu insanlar avamın üzerinde beşgeni çizenin kaleminin ucundadır. En baş noktada yer alma isteği farklı yollardan varılmak istenen bir hedeftir. Sanatçı sanatıyla bu tepe noktaya çıkmak için değerli zamanını engin düşüncelerinden kısıtlı alana fikirlerini ölçülü bir şekilde sıkıştırmak için harcar. Ölçülü kavramı estetik yapıyı oluşturmak için gereklidir. Ölçü her zaman uyum ile aynı anlama gelmediği gibi her zaman herkes için ölçülü olarak da gözükmez. Bunu görebilen gözler sanatçının beğenisini almak için gözünü diktiği kaynaklar olan bireylerdir. Bu yüzden sanatçı kendisini herkese beğendirmek gibi bir yol izlemektense başkaları tarafından beğenilmiş kişilere kendini beğendirmek sureti ile yükselmeyi tercih edebilir. Bu gibi durumlarda sanatçı kimi bireylerce anlaşılmaz ve yaptıkları saçma ve değersiz görülebilir. Bunun farkında olan sanatçıların ise beğenilmek arzusu ile hareket etmedikleri düşünülebilir. Hatta bunun böyle olduğu sanatçı tarafından dile getirilip bir farkındalık da oluşturulabilir. Sanatçı söyleminde her ne kadar samimi de olsa, kendine konduramadığı bu beğenilme arzusu gerçekliğinden bir şey kaybetmez. Sanatın sanat için olduğunu dile getiren bu insanlar aslında beğenilmeme korkusu ile kendi farklılıklarını belli etmek ve bu yolla da beğeni kaynaklarını sınırlı ama etkili kılmak ister. Etkili olmasının sebebi ise farklı olanın anlaşılmazlığının anlaşıldığı yerde anlayanlar farklılığı ile toplumdaki konumlanmasında beşgenin üst kısmına kendini öteleyebilir. İki tarafı da mutlu eden bu söylem elbette ki korunacaktır. Sanatın sanat için olduğu vurgulanacak, diğer bireylere bunun böyle olduğu aksettirilecektir. Oysaki bunun böyle olmadığı bireyi insan yapanın diğer insanlarca beğenilmesi olduğu aşikardır. Sanat diğer bireylere yani topluma yönelik bir uğraştır. Yazarların halktan bahsettiği bir söyleşide yazarlardan biri halkın kim olduğu konusunda bir soru yöneltmiştir. Bu soruya verilen çeşitli cevaplardan sonra bir yazarın “Halk, halkı konuşanların dışındaki kişilerdir.” tanımlaması büyük beğeni toplamıştır. Sanatı sözcüklere anlamlar yükleyip etkileyici cümlelerle insanlara sunmak olan yazar görevini yapmış beğenisini almış ve anlatmak istediği şeyle burada değindiğim konuyu desteklemiştir. Halk yani toplum beğenileri sunan ve beğenileri kabul edenler olarak ikiye ayrılmıştır. Bu ayrım nerede halktan konuşuluyorsa orada çizgilerle belirlenmiştir. Toplumu konuşmak ister resim yaparak olsun ister yazmak eylemi ile isterse de melodilerle her türlü beğeniyi pay eden bir olumla işlemidir. Bunları göz önünde bulundurarak denilebilir ki sanat toplum için gerçekleşen bir olgudur. Sanat beğenilerle beslenir beğenilerin kaynağı ise toplumdur. Sanatın sırf sanat olduğu için yapıldığını ifade etmek yine topluma yönelik olduğunu ifade eder ki bu da etkisizdir.